29 Kasım 2011 Salı

Kahraman Tazeoğlu - Git



Şimdi gidiyorsun
Git
Oysa senden tek bir damla istemiştim
Sana kocaman bir deniz sunmak için
Şimdi gidiyorsun
Git

Ne zaman başladı bu hikaye
Anımsamak zor
Gençtim
Hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım
Komazdı öyle üç-beş nöbetleri
Geceler içimi acıtmazdı böyle

Bir insan bu kadar eksilebilir mi

Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı
Bu şehrin biryerlerinde
Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona
Gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin
O adam bendim unuttun mu
Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu
Seni unutamadı

İşin kolayına kaçmadım
Uğruna ölmedim yani
Uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep
Sen bunu da bilmedin
Ben bir bakışına bin anlam yükledim
Sen aşka kestirmeden gittin
Bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
Şimdi gidiyorsun
Git
Bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
Bütün ışıklarımı söndürüyorsun

Bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
Sonra bunlara intihar süsü veriyorsun
Yazıklar olsun yazıklar olsun
Susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor
Hani sen sevdiğini
Yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin
Düşmemeyi öğretecektin nerdesin nerdesin

Uzun lafın kısası yoktur
Anlatacağım çok şey var
Hoyrat bir rüzgar gibi geldin
Aklımı hayatımı dağıttın
Şimdi gidiyorsun
Git

Daha ayrılığa bile çarpmadan
Aşk bize döndü
Bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
Artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil
Ama sana dokunmak da yasak bana
Göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
Sen var ya sen
Allah kahretsin

Yani şimdi
Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı
Yani şimdi başkaları mı sevecek seni
Ben saçlarını okşadığım zaman
Ellerin öksüz kalırdı
Şimdi gidiyorsun git

Kahraman Tazeoğlu

Yokluğundur Beni Yanlızlaştıran...



Beni her defasında ölümle burun buruna getiren,
Tek başıma bu hayatta sensiz bırakan…
Yokluğundur beni çaresiz bırakan…
Gittin arkana bile bakmadan…
Gülüşündü bu yalan dünyada beni yaşatan…
Gözlerin gözlerime değdiğinde korkardım…
Kapardı içimde fırtınalar dayanamazdım…
Bir uçurtma kadar uzaktın bana…
Tutamadım…
Sadece bakardım ardından dolu gözlerle…
Yalnız kalırdım, ağlardım…
Bir güneş gibi doğardın kalbime…
Yüreğimi sızlattın gidişinle…
Ben seni çok seviyorum sevgilim,
Sen beni terketsende…

Merve Ç.

"Hiç"


Sayfaları karıştırırken
Gördüğüm tek şey “hiç”…
Bu kadar mı kelebek misali oldu ömrüm…
Sadece bir günden mi ibaretmiş…
Elle tutulacak birşey bulamıyorum…
Tutsamda hissedemiyorum…
Mumu yaktığımda yanmasını beklerken,
Sert bir rüzgar hissediyorum…
Karanlıkta kalmakla beraber,
Burnumun ucunu göremiyorum…
İlerlemek için ellerimi kullanıyor,
Yine ilk onu kurban veriyorum…
Artık sayfalara bakıp birşey arayacağıma,
Ellerime bakmakla yetiniyorum…

Büşra K.

28 Kasım 2011 Pazartesi

Kahraman Tazeoğlu - Araz



"Yalnızım çünkü sen varsın"

"gel" desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz´a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun"
oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç´e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde kimi üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklara yaslanıyorum
boş kentlere
oysa "gel" desen gelecektim

gün düşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
"kimseler biliyor"
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa "gel" desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa "gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz´ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kente
gidiyorsun
oysa "gel" desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz´ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa "gel" desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler
inanmıyorum


en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak
hak ediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin
"gel" desen gelecektim

yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sise intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım

içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun
"gel" mi diyorsun

herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi en kanadığımız yerden susalım
"gel" desen gelirdim
"git" dedin ve gittin

Aşka...
Rüzgara...
Ayrılığa...
Zamana...

eyvallah...


Kahraman Tazeoğlu

Vazgeçtiğim Sevgili...



Herkes vazgeçmesi gerekilenlerden bir gün mutlaka vazgeçer…Sevmemeyi öğrenir zamanla…Hayallerin sadece hayalde kaldığı gerçek olmayacağını anlar…Konuşulanlar,yapılanlar, aramızdaki tüm güzellikler bir yere fırlatılıp atılır…
Fırlatıp atıyorum seni yüreğimden…
Gösterdiğin yolda yürümeyi öğrendim ben…
Açtığın bütün yaralarımı iyileştirdim…
Artık yoksun sen !
“Sonum ol” demiştim sana, senin olayım…
İlk sen sarıl, ilk sen öp istedim…
Sana baktığımda, geçmişimde kimse olmamalıydı…
Anlamadın hiçbir şeyi vazgeçtiğim sevgili…
Sevmem seni gözü kör aşıklar gibi…
Hiç kimse olmazdın, şimdi herkes gibisin…
Öğrandim bende şerefsizce gitmeyi…
Yoksun içimde, bitirdin her şeyi…
Yine de mutlu ol ve birini benim sevdiğim gibi ölercesine sev…
Ama o senin bana yaptığı yapmasın…
İncitmesin kırmasın seni…
Sen öğrettin bana her şeyi…
Seni sevmemem gerektiğini, vazgeçtiğim sevgili …!

Merve K.

Değmeli Gözlerin Gözlerime...



Sensizlik her gün biraz daha artıyor…
Yalnızlık bedenimi sımsıkı sarıyor…
Canım yanıyor engel olamıyorum…
Sevdamdan yolumu bulamıyorum…
Gel artık bırakma beni sensiz…
Yanıyor yüreğim kaldım çaresiz…
Değmeli gözlerin gözlerime…
Yokluğunda üşümüş ellerim…
Isınsın varlığında yüreğim…
Yanmasın acılarla kalbim…
Ben bir tek seni isterim…
Gel artık bırakma beni…
Özledim bana bakan gözlerini…
Beni saran sevginle sar bedenimi…
İmkansız olan ne varsa bıraksın ikimizi…
Gel artık öldürme beni…

Merve Ç.

26 Kasım 2011 Cumartesi

Gittin !


Bak gözlerim dolu hala…
Giderken ki beni umursamayaşın,
Dün gibi aklımda…
Karanlık, dört tarafım zindan…
Kurtuluş yok sensizlikten…
Susuşlar,bekleyişler,acılar…
Konuşsam çok can yakacağım…
Ama sustukça canım yanacak…
Sevda sendin,aşk sendin…
Peki neden gittin ?
Sevmemişmiydik birbirimizi deli gibi…
Sarmadık mı birbirimizi sımsıkı…
Her şeye rağmen yaşanmamalıydı bu Aşk ?
Bu kadar basit miydi sevgin ?
Gittin…
Sen sadece gitmeyi başabildin…
Ben sensizim ama vazgeçmedim…
Sen başıboş, huzurlu ve mutlusun şimdi…
Çünkü sen yaşananlara rağmen,
Koca sevdayı arkanda bırakıp gittin…

Merve K.

Seni İçimden Terkediyorum....



Binmediğim hiç bir otobüs
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde
Gittikçe azalıyor hayat
Neyi erken yaşadıysam
Hep ona geç kalıyorum
Sana göçüyorum her sonbahar
Yolların çıkmıyor aşkıma
Unuttuğun yağmurların adı saklımda
Seni içimden terk ediyorum

Susmaktan yoruldum
Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri
Efkar demliyorum gözlerimde
yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
Seni içimden terkediyorum

Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin biliyorum
Beni hep bulmamak için aradın
Yanılgımdın
Yandığımdın
Yangındın

Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsada
Ardımda bir sürü “belki”ler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum

Şimdi
İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık
Tamamlayamadık bizi
Elinden tutamadık yanlızlığımın
Saçlarımıda uzaklarına gömdün

İçimin mavisi senin okyanusundandı
Al! geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
Sana bensizliği terkediyorum

“Yârime uzanmayan bütün dallarım kırılsın” demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuhaf değil mi?
İçimi acıtanda sendin
Acımı dindirecek olanda
“Ya öldür beni”dedim
Ya da git benden
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim
Aldırmadın aldırmalarıma
Bir gecede yakıp yârini
Şafaklara sattın ihanetini
Küllerime basanlar bile utandı yaptığından
İşte soluk bir ömrün son nefesi

Benden
İçimden
Terkediyorum....

Kahraman Tazeoğlu

25 Kasım 2011 Cuma

Ebedi Sonsuzluğa Merhaba...



Kimse bilmedi hep aynı saate bakıp durdum,
Anlayamadılar belki de beni umursamadılar…
Koluma bağladığım saate bakınca,
Zamanımın dolduğunu anladım…
Daha yeni yerleştirdiğim pil çoktan bitmiş,
Saatim ebedi bir sonsuzluğa merhaba demişti bile…
Ben de huzur içinde ölebilecek miydim ?
Sakince yastığa başımı koyabilecek miydim ?
Sonra saate bakıp sadece gülümsemekle yetinmiş,
Ömrümün bir rüzgar gibi geçtiğini farkettim…
Kellemin celladına son bir kez bakıp,
Son hamleyi yapmasını bekledim…
Boynumu kütüğe koyduğumda bile,
Saatime bakıp çalışmasını arzuladım…
Yerinden oynamamakla birlikte,
Git gide yok olduğumu anladım…
Etrafımı güçlükle görüyor,
Cellatımın ölüm zilimi çalışını dinledim…
Cellat armağanını indirirken bile saate göz atıp,
Belki ölmeden çalıştığını görürüm diye umdum…

Büşra K.

Sensizliğin Mısraları...



Aşk yordu beni artık dayanamadım…
Özlemin kör etti gözlerimi bakamadım…
Zaman geçmek bilmiyor sevgilim…
Sensiz bu hayata alışamadım…
Canım yanıyor yokluğunda…
Hiç geçmedi bıraktığın yara…
İlk gün ki gibi acıyor hala…
Kar yağıyor yokluğunda sokaklara…
Durmuyorum yürüyorum tek başıma…
Eğer sende olsaydın yanımda,
Beraber yürürdük karların arasında…
Bir kar tanesi değdi yanağına,
Dokunmaya kıyamadım eridi usulca…
Tut ellerimi sevgilim sakın bırakma…
Özlemin kör etti gözlerimi bakamıyorum dünyaya….

Merve Ç.

24 Kasım 2011 Perşembe

Oysa Aşk...


Şimdi bana kaybetmekten söz ediyorsun…
Oysa bilmiyorsun…
Sen benim olmadın hiç…
Silmedin senin için dökerken gözyaşlarımı…
Büyütmedin beni sevgi sözcüklerinle…
Sevmek istedin mesela…
Söylesene…
Zaten sarmamışsın ki beni…
Bir de kaybedersin diyorsun…
Şimdi bana vazgeçmekten söz ediyorsun…
Aşkı anlamıyorsun…
Bilmek istemiyorsun seni seveni,
Ve görmezden geliyorsun…
Sevdanı yaşatacak gözleri,
Sen sanıyorsun ki her şey toz pembe…
Elinin kanamasını acı zannediyorsun…
Yüreğine ateş düşmemişken,
Aşkı yalanlıyorsun…
Oysa aşk,
Ona hissettirmeden deli gibi sevmektir…
Oysa sevda gözyaşlarını içine dökmektir,
Ve en büyük yara,
O sevmese de bunu kalbine dinletememektir…
Şimdi söylesene bana,
Ben böyle yanarken,
Sen hala vazgeçmekten mi söz ediyorsun…

Merve K.

Y'okluğunun M'evsimi...


Hani ansızın çıktın ya hayatımdan…
Öyle bir gittin ki bakakaldım ardından…
Seni her gördüğümde hızlanan kalp ritmimden,
Yüzümde oluşan o salak gülümsememden,
Gittiğinde hayatımın anlamını yitirdiğimden haberin yoktu…
Sen sadece gittin sevgilim…
Sen seni benden almadan gittin…
Kalbini benden almadan gittin…
Hani, hani dönsen diyorum…
Sevsen yine beni…
Kıskansan herkesten deli gibi…
Yine bakamasan gözlerime…
Utansan, kaçırsan bakışlarını…
Gördüğünde tebessüm etsen tüm masumiyetinle…
Gelsen tekrar, benim olsan…
Sana versem her şeyimi…
Gönlümü, ruhumu, sevgimi…
Kalbimin en derinlerinde saklıyorum seni…
En özel ve en güzel yerindesin…
Hep orda kal, benimle kal sevdiğim…
Gel ve hep yanımda kal…

Merve Ç.

23 Kasım 2011 Çarşamba

Islanmış Kaldırımlar...



Bütün pisliği giderebilecek mi yağmur ?
Onun yoğun kuvveti buna yetebilecek mi ?
Hayır bence, hiç olmayacak bu…
Küçük yangınları söndürebilecek ama,
Hiçbir zaman etrafı temizleyemeyecek…
Suçlu yağmur değil elbette,
Suçlu; bunca vakit temizlenemeyen bizlerde…
Yağmurla berraklaşabileceğini sanarlar,
Her yağmur yağdığında sokaklara koşarlar…
Peki niye ?
İşte tam da bu yüzden…
Yardıma muhtacız aslında,
Islanmış kaldırımlar,
Belki bize yardım edebilirler…
Durduğumuz yere çömelip gökyüzüne bakmak,
Her zaman en iyisidir…
Yağmur; orman yangınlarını değil belki ama,
İçimizdeki yangını söndürebilir…

Büşra K.

22 Kasım 2011 Salı

Severim Seni...


Belki seni tanımıyorum, ama bu demek değil ki seni sevmiyorum…
Hiç gözlerine bakmadım mesela,
Sesini bile duymadım,
Kokunu içime hiç çekmedim…
Fakat bunlar seni sevmeme engel değil ki…
Seni çok sevenler oldu belki…Sana sımsıkı sarılanlar…
Saçlarınla oynamışlardır kim bilir…
Ya da o uğruna ölebileceğim gamzene başka eller dokundu…
El ele tutuştuklarında olmuştur…
Bunları yapmadığım halde, senden uzak olduğum halde de
Seni onlardan daha çok severim inan…
Bir gün uğrarsa yolun yüreğime…
Yok olursa aramızdaki mesafe…
Sevdiğimi anlarsan seni, seversen beni…
Kuşatırım seni sevgimle…
Başımı omzuna koyduğumda unuttururum onları sana…
Yüreğinle sarılırım sımsıkı…Gözlerinle tutuşurum…
Bir gün gelirsen canımın içi, bütün acılarım diner…
Hep seni severim ben, sadece seni…

Merve K.

Sonbaharda Başlıyor Hüzün...



Sonbaharda başlıyor hüzün,
O zaman kararıyor gökyüzü…
Sokaklarda sağır edici sessizlik,
Yerlerde dökülmüş yapraklar…
Bari onlar kalsaydı dalında,
Her şeye inat yıkılmasalardı…
İnsanlara benziyorlar aslında,
Tutundukları tek şey hayatları olan dalları…
Sararıp düşüveriyorlar aniden,
Onlarda beklemiyor bu depremi…
Yeşilken ne kadar mutlulardı oysaki,
Bekledikleri tek şey yağmurdu…
Ama şimdi yok olmayı bekleyip,
İçten içe bitiyorlar…
Üzerine kader arkadaşları bastığında,
Tamamen parçalanıp kayboluyorlar…
Bir de o rüzgar yok mu,
Her şeyi savuran da o…

Büşra K.