22 Haziran 2013 Cumartesi

Yağmur Kaçağı.



elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni

geceleri bir çarpıntı duyarsan
telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
Sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa eylül'se ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni

Attila İlhan

20 Haziran 2013 Perşembe

Yanımda.



Sen olsaydın yanımda,
Her yer cennet olurdu gözümde.
Sen kalsaydın yanımda,
Bırakmazdım hiç elini de. 

Kime doğru uzansam sen'im.
Ne yana yanaşsam uçurumum.
Hangi duvara yaslansam yıkılırım.
Söyle kimde kaldın sende?

Belki beklemem seni, öğrenince.
Ama beklerdim ben yine...
Beklemenin sonu olmadığını bile bile,
Ve acı çeke çeke.

Büşra K.

18 Haziran 2013 Salı

Yalnızlık.



Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.

Orhan Veli Kanık

17 Haziran 2013 Pazartesi

Kaybolmak İstiyorum.



Nereye gidersem gideyim hep bir yerlerde karşıma çıkıyor hayallerim. Umutlarım bile benden uzaktalar şimdi. Tutunacak tek bir dalım bile kalmadı. Hepsi kırıldı birer birer... Bende kırıldım... Her gün paramparça oldum...
Parçalarım savruldu bir rüzgar esintisiyle... Onlarda kayboldu her şey gibi... Acaba rüzgar mı alıp götürdü umutlarımı? Yoksa ben hep rüzgar estiğinde mi umut ediyorum bazı şeyleri? Ki esip götürüyor her şeyimi... 
En hoyrat esintinle alıp götür beni de... Kaybolmak istiyorum şimdilerde... Belki acılarım diner gittiğimde... Nefes alabilirim belki yeniden...
Gitmek uzaklara... Çok uzaklara... Çözüm müdür mu?
Öyle yorgunum ki gitmeye bile mecalim kalmadı... Öylece "olduğum" yerdeyim... Her gün "öldüğüm" yerdeyim...

Merve Ç.

4 Haziran 2013 Salı

Suskun



yağmurlar adını çizseydi yüreğime 
gözyaşı tufanlarıyla 
yağmalanmazdı bu sevda 
oysa 
amansızlığın burçlarında 
bencilliği unutup 
sencil yaşamak vardı bir zaman 
hasret kokulu günlerin tortuları 
böyle çökmezdi gözlerime 
hani sevdalar sevda gibi yaşanırdı 
hani yenilgi sandığın yengiler vardı suskun 

yüreğimi kanırtmışlığınla 
çekip gitmişliğinleyim 
uçurumlarca uzağım sana 
kan revanım 
bu kadar mı kadük 
bu kadar mı derme çatma bu sevda 
suskun 

çorak toprakların 
köhne çatlaklarına ağlarım 
öyle ölgün öyle perişan
bulutlar kırılır başımın üstünde 
ve 
bağışlamalar serpiştiririm sulara 
yılları unuturum yolları beklerken 
gelmezsin suskun 
dillenmeden yıllanırsın suskun 

tamiri olmaz bitenlerin 
yarınların gardiyanlığı düşer bize 
özü sevdasında saklı suskun 

seni anlatmaktan yorgun mektuplar var 
iflah olmaz ve 
yaralı şiirlerle dolu 
dipsiz kuyulardan 
şahikalara doğru 

al beni götür kendine suskun 
üşütmez bizi tenhalıklar 
yakışmaz bu öfkeler bize 
sevilmişlik kokuyor dudaklarımız 
sözlerce serpin bana 
ört ateşimi suskun

Kahraman Tazeoğlu